Bu hafta konuğumuz Ali Müfit Gürtuna: Tam da “Köy Enstitüleri Gerçeği”nin konuşulduğu bugünlerde ekonomi ile eğitimi bir arada ele aldık. Gürtuna’nın da dediği gibi eğitim, elbette üretim esaslı olmalı. Üretimin önündeki bütün engeller kaldırılmalı. Üretimin katma değeri yüksek olmalı. Bu da “bilgi ekonomisi” ile olacak bir şey.
Üretimi bir masaya benzetiyor Gürtuna; “Yeni Siyaset’in ekonomi teklifi şudur:” diyor. Türkiye’nin her yerinde üretim adaları oluşturulmalı. Tarımla, endüstriyle teknolojiyle ilgili… Üretim bölgeleri, üretim adaları hayvancılık gibi serbest ticaret, özel ticaret bölgeleri nitelikli olmalı. Bunlar, işte bu masanın dört ayağı ile desteklenmeli.
Nedir o? Birincisi eğitim. Bugünkü eğitim düzeni tamamen sil baştan ele alınmalı. Üretimi destekleyen ve üretimle iç içe bir eğitim düzeni olmalı.
Türkiye’de eğitim değil “körletim” var.
Eğitim, insan kabiliyetini geliştirmek için verilir. Türkiye’de gençlerimiz eğitildikçe kabiliyetleri körleşiyor. Çünkü orada da ters yönetim var. Kabiliyeti körelten, zekâyı körelten bir eğitim düzeni var. İngilizlerin Hindistan’da uyguladıkları meşhur strateji gibi: Hindistan gençlerine Logaritma cetvelleri ezberlettiler. Logaritma cetvellerini lisede, ortaokulda okuyan herkes bilir. Ezberlemekten ziyade, önünüze alırsınız, yararlanırsınız. Ama özellikle ezberletmişler ki; oradaki gençlerin zihinleri onunla meşgul olsun. Türkiye’deki eğitim düzeni de çok şey öğretiyor gibi görünüyor ama hiçbir şey öğretmediği gibi teşebbüse dayalı bir eğitim düzeni de değil. İnsanın kabiliyetini, teşebbüsünü geliştirmiyor, aksine körletiyor.
*
Masanın ikinci ayağı ARGE. Araştırma ve Geliştirme.
Türkiye ARGE’de 172. sırada, “Bu inanılır gibi bir şey değil!” diyor Gürtuna. Gerçekten de devlet dairelerimizde APK var. “Araştırma Planlama Koordinasyon” diye geçer. Bunların işi ARGE’dir. Yani “Araştırma, Geliştirme”. Ama diğer taraftan görevden alınan insanlar, buraya sürgün edilir. Bunlar aydan aya bankamatiğe giderler, maaşlarını alırlar. ARGE falan, hak getire! Gürtuna bu uygulamaya; “Al Paranı Karışma” kuruluşları… (APK) diyor. Burada ödenen maaşlar ARGE gideri diye gösterilir. O yüzden 172. sıradayız. Aslında iki yüzüncü sırada olmamız lazım. Böyle bir yapıyla ne ekonomi olur, ne de devlet hayatı olur. O nedenle ikinci önemli konu ARGE. Devlet; eğitimle iç içe, ARGE’ye tabi üretime “entegre vaziyette” ciddi kaynak ayırmalı. Eğitimi ve ARGE’yi ciddi bir milli politika haline getirmeli.
*
Üretimi destekleyen üçüncü ayak finans sistemidir. Türkiye’de mevcut finans sistemini de sil baştan ele almak lazım. “Çok dayanıklı, hiç etkilenmiyoruz” tamam da, en çok “üten” bir yapı, bu yapı. Üretimde özel fonlar oluşturulmalı. Teknolojiyi ve teknoparkları geliştiren, destekleyen, özel fonlar ile üretimi destekleyen özel bankalar oluşturulmalı. Emeklilik fonları, işsizlik fonları ve diğer fonlar borçlanmaya, çarçur edilmemeli, gereksiz yerlere harcanmamalı. Tamamen teknolojiyi, bilgiyi, eğitimi ve verimliliği destekleyen fonlar olarak neredeyse sıfıra yakın bir maliyetle üreticiye verilmeli. “Bugünkü sistem, bırakınız desteklemeyi, kanımızı emiyor kanımızı!” diyor Gürtuna. Üreticinin, tüccarın, esnafın kanını emen bir finans sistemi var. Kan emen bu yapı; kan veren, can veren bir sisteme dönüştürülmeli.
*
Ali Müfit Gürtuna’nın “5T” formülü:
“Tarım, tekstil, turizm, ticaret ve teknoloji.” Tarım, turizm, ticaret yapısı, tekstil yapısı Türkiye’nin yıllardır birikimi. Bunlara sahibiz. Bütün mesele, bunları bilgiyle ve teknolojiyle buluşturup kapasitesini geliştirmektir. Yeni yatırımlara tabi ki ihtiyaç var ama mevcut yapıyla bile Türkiye muazzam bir sıçrama yapabilir. Yeter ki iyi değerlendirsin. Türkiye bugün, hemen 25 milyar dolarlık tarım ihracatı yapabilir. Şu an tarım ihracatı bir milyar dolar. Yazıktır! Bırakınız ihracatı, biz tarım ürünlerini ithal eder hale geldik. Türkiye, KOBİ’lere destek vererek, kan vererek, can vererek emin olun yüz milyarlarca dolarlık ihracat yapabilir.
*
Her hafta farklı görüşlere yer vermeyi sürdüren KEYİAD, Tek Rumeli TV’de yayımlanan, Ahmet Eler’le “Ekonomide Ufuk Turu” programında, geçtiğimiz cumartesi Ali Müfit Gürtuna ile birlikteydi. Bilindiği gibi Gürtuna; (1952; Ermenek, Karaman doğumlu), avukat ve siyasetçidir, İstanbul’un önceki belediye başkanlarındandır.
Leave a Reply