Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneğimizin (KEYİAD) Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Murat Ferman, Tek Rumeli’de “Alternatifsiz Gündem” adlı programımızda Ahmet Eler’in sorularını yanıtladı.

Hatırlanacağı gibi, Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferman, “Cari açığımızın yarısı, enerji ihtiyacımızı dışarıdan karşılamak zorunda olduğumuzdandır” diyordu. Program, 07 Mart 2015 Cumartesi akşamı Tek Rumeli ekranlarından yayımlandı.

*

Politik Risk, analiz edilmesi çok zor bir durumdur.

Dolayısıyla teknik analizle görülemeyen riskler oluşur.

Bağımsızlığını yitiren medyayla “algılama riskini” doğru analiz edebilmek kolay bir iş değildir.

Uzun zamandır yapılan “faizleri düşürün” çağrısına Merkez Bankasının takındığı tavır, ekonomi piyasalarına “dövizin yükselmesi” şekliyle yansıdı.

IMG_3258
Genel kanı, “piyasa faizlerinin Merkez Bankası tarafından artırıldığı ya da azaltıldığı” yönünde olmakla beraber işin aslı böyle değil…
Piyasada uygulanan faizleri Merkez Bankası belirliyor değildir.
Esas itibariyle piyasalardaki mevduat ya da kredi faizlerini bankalar belirler. Yani “para kimdeyse” faizi o belirler. Bankalar, faiz oranlarını belirlerken Merkez Bankasının bankalara verdiği kredinin faizini elbette ki göz ardı edemez.
Böylece yapılacak olan faiz indiriminin, ekonomiye yansıyıp yansımayacağını aslında bankalar belirler.
Günümüzde bankalar arasında rekabet ortamının yoğun olarak yaşandığı bir gerçektir. Bu sebepledir ki faiz indiriminin ekonomiyi hızlıca etkileyeceği beklenir.
Merkez Bankası, elindeki kaynaklarını kullandırırken, kredi faizini artırması ya da indirmesiyle dövize de müdahale etmiş olur.
Faiz oranındaki artış ya da azalış, ülkemize döviz giriş-çıkışını etkilediği gibi, ekonomiyi de hızlandırır ya da yavaşlatır.

*
Faizin düşmesiyle birlikte ne olur?

Gerçek ya da hükmi şahısların, bankalara yatırdığı paralarının faizleri yani mevduat faizleri azalır. Bu arada kredi faizleri de düşer, kredi kartı faizi de iner.
Faiz indirimi, dövizi nasıl yükseltir?
Bir ekonomide üretim ve piyasa koşulları sağlam değil ise; bu tür faiz indirimleri bile dövizi yükseltir.
Yabancı yatırımcı “faiz oranı düştü, gelir azaldı” gerekçesiyle dövizini alarak yurt dışına geri dönme eğilimindedir. Böylece cari açığı yüksek olan, yani döviz açığı bulunan zayıf ekonomiler döviz bulamaz, böylece döviz yükselir.

*

Ekonomimiz güçlü olsaydı böyle mi olurdu?
Hayır, tam tersi olurdu. Aslında faiz indirimi iç piyasalara canlılık getirir.
Faiz indirimiyle merkez bankasının, piyasalara verdiği mesaj neticesi, üretim piyasasında düşük maliyetli kredi alma olanağı yakalanır ve yatırımlar artar.
Ancak, faiz belirlenirken; faiz oranının piyasa koşullarında, verilerin önünde ya da arkasında olmasına dikkat edilmeden harekete geçilirse Merkez Bankası, faiz oranlarını tam da beklenen hassas piyasa dengesinde tutamaz.
Faiz oranlarının, olması gerekenden yüksekte ya da aşağıda olması, ciddi sorunlara yol açar.
* * *

Sonuç olarak, siyasetin faiz oranları üzerinde bu şekilde söylemlerde bulunması, ekonomiyi zor koşullarda daha da sıkıntıya soktuğu, defalarca yaşanmış iktisadi gerçeklerdendir.
Tüm dünyayı etkisi altına almış ABD’nin; sahip olduğu fonlar ve para birimi Dolar’ın gücüyle, uzun bir süre daha etkisini devam ettireceğini ön görmek zor değildir.
Özetlemeye çalıştığımız bu nedenlerle, olur olmaz faiz indirimi isteğinde bulunmak, ekonomi üzerinde yanlış yönlendirmelere yol açmaktadır.

Özellikle de artan cari açık sebebiyle döviz, bu indirime hazır değilken…
Hatırlayalım ki; dünyada 7 milyar nüfusun 1 milyarı bolluk içindeyken, diğer 6 milyarı zor şartlarda yaşamaktadır.
Tayfun Kaya’nın da dediği gibi “Topluma değil de, bireylere hizmet eden uygulamalardan sakınmak, atılacak en doğru adım olacaktır.”

IMG_3257

 

Çözüm, elbette ki dünyanın her yerini yaşanacak alanlara çevirebilmektir. (A.AK)

Leave a Reply

Your email address will not be published.