Ahmet Eler’in bu haftaki konuğu Halil Erdoğmuş…
Erdoğmuş, 1991 yılında İstanbul’da Türk Mitsui Bank A.Ş Operasyon bölümünde kariyerine başlar. 1991 yılı Aralık ayında Uşak’ta bulunan aile tekstil şirketinin Genel Müdür yardımcısı pozisyonunda kariyerine devam eder. Tekstil sektörünün önde kuruluşu Erteks Tekstil Sanayi ve Ticaret Şirketinde bütçe ve finansal planlamanın yürütülmesi ve Genel Koordinatörlük görevlerinde bulunur. Ekolojik pamuk üretimi ve ihracatı projelerine imza atar.
*
Yeniliklere önem verdiğini ve inandığı fikirlerden asla vazgeçmediğini öğrendiğimiz Erdoğmuş’un; 1992 yılında Uşak’ta ilk ve Türkiye’nin 6. özel radyosu olan Uşak Radyo TV. A.Ş ’yi kurduğunu biliyor muydunuz?
*
Öte yandan, 1997 yılında 100 milyon Dolar işlem hacmine sahip özel etiketli kredi kartı şirketi “Benkar”ın iş geliştirme müdürlüğü pozisyonu kapsamında özel projelerle ilgilendi, bünyesinde yeni müşteriler oluşturmak ve tüm ürün takip aşamalarını yürütmek üzerine çeşitli başarılar elde etti. Bir yıl içinde Ermet Mensucat Sanayi A.Ş.’nin genel müdürlüğüne yükseldi. Türkiye’de bir ilk olan %100 pamuk eşarp üretimini hayata geçirdi. Dünyada ve Türkiye’de B2C Organizasyonlar adında bir çalışması oldu. Öncelikle bilgilendirmek amacında kurulan “bebek.com” İnternet sitesi, bu alanda “En İyi Sağlık Portalı” dalında ödüller kazandı.
*
Tek Rumeli ekranlarında bu hafta ALTERNATİFSİZ GÜNDEM programında, Halil Erdoğmuş ile PERAKENDE SEKTÖRÜNDE SON GELİŞMELER değerlendirildi. “İNTERNET BİR SATIŞ KANALI DEĞİLDİR, ASLINDA İNTERNET TANITIM KANALIDIR” diyen Halil Erdoğmuş, izleyenlere iş yaşamından kesitler de verdi.
***
Birlik ve beraberliğe her zamandan daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde bir dostu Halil Erdoğmuş’la aşağıdaki yazıyı paylaşır:
CANIM AİLEM
Gerçekten inandığı ve işe yarayacağını düşündüğü bu yazıyı hem kendi dostlarıyla paylaşmak istiyor hem de paylaştığı insanların da kendi dostları ile paylaşmasını rica ediyor Erdoğmuş; “Evimizde, mahallemizde, işyerimizde, şehrimizde ülkemizdeki tüm dertlerin çözümü beş harfli tek bir ‘sözcük’te saklı.” 17 yaşında bir kızı ve 8 yaşında bir oğlu vardır yazıda bahsi geçen anne babanın.
3 yıl öncesidir, bu kuzu sarmaları zaman- zaman didişir ve birbirlerinin bazen kalbini kırar.
Anne baba olarak ister istemez buna canları sıkılıyordur. Kim ister ki evlatlarının mutsuz olmasını, birbirlerini mutsuz etmesini. Günlerce bu konuda çareler düşünür, birkaç kitap karıştırır, hatta dostu olan bir pedagog ile sohbet eder anne baba…
Ancak verilen nasihatler, yazılan çizilenler sadece edebiyat gibi gelir.
Bir “kelime oyunu” oynamaya karar verirler.
Evde artık birbirlerine hitap ederken bir isim tamlaması kullanacak, kullanmayı unuttuklarında birbirlerine hatırlatarak bunun yerleşmesini sağlayacaklardır. *
Sonuç ne mi olmuştur?
Sadece 2-3 saat geçtikten sonra bile etkisini hissetmeye başladıkları ve birkaç gün içinde kalıcı etkisini gördükleri sonuç ortaya çıkar.
Öncelikle bu konuda en başarılı uygulayıcılar, çocukları olur.
Bu basit kavram “canım ailem”dir.
Küçük kardeş ablasına; “canım ablam”,
Abla kardeşine; “canım kardeşim”,
Anne baba çocuklarına; “canım kızım, canım oğlum”,
Çocuklar da; “canım babacığım, canım anneciğim”,
Eşler birbirlerine; “canım eşim” diye hitap etmiştir. Bu cümleyi kurduklarında sadece birkaç saat içinde hissetmeye başladıkları ve 3-4 gün içinde bambaşka bir boyuta taşınan farklı bir mutluluk ve huzur seviyesine ulaşmışlardır.
Öyle ya, ortada bir “CAN” var ve siz o kelimeyi “CANIM” diye kullandığınızda size ait olan bir “CAN”dan bahsediyorsunuz demektir. İnsan kendi “CAN”ına; kızabilir mi, küsebilir mi? İnsan kendi “CAN”ıyla kavga edebilir mi? Halil Erdoğmuş mesajının sonunda diyor ki; “Şimdi gelin bu kara günleri atlatmak için ülkemizde bir ‘CANIM KARDEŞİM’ seferberliği başlatalım. Yakalarımıza beyaz bir kurdele takalım ve bu kurdele takan herkes birbirine ‘CANIM KARDEŞİM’ diye hitap etsin. Gelin bir deneyin, zor değil. İnanın içinizden sempati duymadığınız kişilere dahi böyle hitap etmeye bir başlayın sonuçlarını görmeye başlayacaksınız.”
***
Bir de öneri var: Bunu aile içinden başlatmak.
Eğer bu sevgi dolu içten cümle, ülkemizde mümkün olduğunca çok aile içine yerleşirse bu paylaşım, aileden, işyerlerine, işyerlerinden mahallelere, mahallelerden şehirlere, şehirlerden bütün Türkiye’ye yayılır mı, yayılır CANIM KARDEŞİM. (Yazı; Ahmet AK)
Leave a Reply