IMG_5206-300x200Merkezi istanbul’da bulunan Keşanlı Yönetici ve İşadamları Derneği Başkaı Ahmet Eler ile Ekonomi Danışmanı Ekonomi Profesörü Murat Ferman ve KEYİAD Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Güngör, 31 Mayıs 2014 Cumartesi günü KTSO Eski Meclis Başkanı Celil Tanyolaç’ın konuğu olarak Keşan’a geldiler ve kendisini ziyaret ederek ekonomi ve bazıprojeler üzerine görüş alış verişinde bulundular. (Haber, fotoğraf Erdoğan Demir, Keşan Postası) http://www.kesanpostasi.com/elerferman-ve-gungorden-tanyolaca-ziyaret.html

IMG_5206

Tanyolaç’ın İpsala Yolu üzerinde Susam-Tahin tesislerinde gerçekleşen görüşme öncesi Murat Ferman ve Ahmet Eler’de, Türkiye ekjonomisi,bölge ekonomisi ve Trakya ile ilgili önemli açıklamalarda bulundular.

IMG_5209

İşte bu önemli açıklamalar.

IMG_5214

Murat Ferman:

“ Merkez Bankası Uzun İnce Bir Yolda”

Yılın 6 ayının bitmesine yaklaşıyoruz. Ekonomide bizim için ilk 6 ay önemli. Biliyorsunuz ekonomik gelişme zaman içersindeki seyire bağlı. Türkiye özellikle sene başından bu yana ilk önce seçim beklentisi ve ekonomi üzerindeki yükleri ile uğraştı. Seçim sonrası görece bir istikrar ortaya çıkmakla beraber henüz istenilen bir açıklık durumu gözükmüyor ekonomi için.Son dönemlerde de biliyorsunuz faiz ve enflasyon tartışmaları gündem de ön sıraya çıktı.Bu tartışmaların daha gündemde kalacağı anlaşılıyor.Bizim için önemli olan şu anda önümüzdeki günlerde çıkacak olan enflasyon oranı.Çünkü enflasyon maalesef çekirdek enflasyon dediğimiz bizim bundan sonraki enflasyonun gelişimini gösteren oranlara baktığımızda maalesef çift haneli % 10’un üzerinde  bir seyir gösterecek.Halbuki Merkez Bankası bunu % 5’e bunu göreceli olarak indirmek istiyor.Tabi enflasyon yüksek seyrettikçe paranın aşınması olan enflasyona karşı faizin aşağıda kalması da mümkün olmuyor.Merkez Bankası olmak üzere bir ikilime sıkıntıya sokuyor.Çünkü netice itibariyle Türkiye dışarıdan kaynak ihtiyacı olan bir ülke, dışarıdan kaynak alabilmek için de faiz oranımızın öyle Amerikan Borçlanma kağıtlarına göre daha yüksek olması lazım.Ama siz faizi enflasyonun altında tutarsanız  veya enflasyonla eş tutarsanız, parayı getirecek yatırımcı açısından pozitif bir kazanç elde edilmez ve Türkiye’ye sermaye gelmez.Fonlar gelmez dolayısıyla bunların düzeltilmesi lazım. Herkes konuya kendi açısından bakıyor. Merkez Bankası elbette siyasi olarak bağımsız.  Ama siyasi otoritenin de telkinlerinden ve direktiflerinden tamamen ayrı düşünemez, hareket edemez. Bu da dünyanın her yerinde böyledir. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın önünde uzun ince bir yol var. Ama ekonomideki  gelişmeleri sadece Merkez Bankası’na bağlamamak da lazım. En son yine yapılan bir açıklama özellikle Türkiye’nin yapısal reformları bir an evvel gerçekleştirmesi gerekiyor. Türkiye’de günlük tartışmalar yerine manşet enflasyon vesaire de önemli ama onlar yerine sürdürülebilir uzun soluklu bir planlama yapmak ve oyunu kurallarına göre oynamak zorundayız.

“ Enflasyon istediğimiz gibi gitmiyor”

Maalesef enflasyon istediğimiz gibi gitmiyor. Özellikle yaz döneminde kuraklık ve tarımda yaşanan sıkıntılarda Türkiye’nin pek bu konuda yardımcısı olmayacak gibi gözüküyor. Bu konuda biraz daha yaz sonuna doğru tablo daha da açık olarak ortaya çıkacak.Onun dışında Türkiye’nin cari açığı konusunda olumlu gelişmeler var.Ama hala cari açığımız devam ediyor.İhracatta yine nispi olumlu gelişmeler olmakla beraber yine almamız gereken mesafeler var.Dolayısıyla dünyanın yeniden yapılandığı ekonomik krizin etkilerinin ortadan kalkmaya çalışıldığı bir dönemde Türkiye’de mümkün olduğu kadar yapısal zayıflıklarını reformlarla güçlendirerek yoluna devam etmeli.Ancak hepimiz biliyoruz ki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ondan hemen sonraki yıl da genel seçimler dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de ekonomik belirsizlik yaratacak. Ümitvar olmak lazım.Ancak ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olmak lazım.

“Ekonomide işimiz çok zor”

Sayın başbakanın faizler konusunda adeta çok kökleşmiş bir tutum içinde olduğunu biliyoruz.Başbakan yüksek faizin yüksek enflasyonu beslediğini düşünüyor.Bu kısmen doğru.Netice itibariyle faiz yüksekse enflasyonda ona göre hız kazanır.Ama enflasyon yüksekse faizin de ona göre yüksek olması gerekir.Ben bu siyasi tutumun faiz karşısındaki alerjinin işleri kolaylaştırmadığını düşünüyorum özellikle Merkez Bankası bakımından.Merkez Bankası neticede teknik olarak konuya yaklaşır.Daha evvelde biliyorsunuz Doların 2.40’a çıkacağı dönemlerde artık bunun önleminin alınabilmesi için geç olarak yüksek derecede bir faiz artırımı yapılmıştı.Sayın başbakan da biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde arttırırken 500 puan niye böyle aşağı indirdiniz  dedi.Tabi burada her iki tarafında kendine göre sorumlulukları var.Merkez Bankası o dönemde nasıl sayın başbakanı razı etti gecikmiş olarak ihracata fiyat hazırlayamıyoruz diye ikna etmeye çalıştı.Fakat anlaşılıyor ki Merkez Bankası ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabiliyor.Onun için bundan sonraki dönemlerde özellikle ekonominin kurtuluşu sadece ne faiz oranındadır. Ne de Merkez Bankası ‘nın tekelindedir.Dengeli bir şekilde yürümekte fayda var.Dışarıya karşı özellikle birlik ve beraberlik içinde olma durumunu zedeleyici bir açıklama yapılmamalı.Nitekim Babacan başta olmak üzere Ekonomi ve Maliye Bakanımız değişik açıklamalarla olayın bu yönünü de ortaya koydular.Şimdi yapılacak olan ekonomik kırılganlığı geliştirecek değiştirecek tedbirlere gidilmesi.İşsizlik ve büyümeyle ilgili olarak da unutmayalım büyümek için paraya gerek var.Fakat maalesef bizim kendi öz kaynaklarımız buna yeterli değil.Dolayısıyla dışarıdan paraya ihtiyacımız var.Para da ancak enflasyon üzerinde ve alternatif ülkelerden daha fazla faiz verirseniz gelir.İşte burada bir ikilemle karşı karşıyayız.İnşallah kısa zamanda ulusal tasarruflarımız  yükselerek daha öngörülebilir bir politika uygularız.Ama işimiz gerçekten zor.

“Trakya’nın sorunları çok”

Her zaman söylüyoruz Trakya ülkemizin Batıya açılan kapısı Avrupai yüzü.Dolayısıyla Trakya’da insanların hayat kaliteleri hayatı nasıl kucakladıkları Türkiye’nin geneline göre çok farklı.Trakyalılar hakikaten hayata daha olumlu bakan daha aydın duruşa sahip kişiler.Dolayısıyla böyle dışarıdan bakıldığında hakikaten yollarıyla , sokaklarıyla,  eğlencesiyle , oturuşuyla, kalkışıyla soysal ilişkileriyle Trakya daha ileri daha gelişmiş daha refah ve müreffeh bir hava gösteriyor.Ancak tabi Trakya’da çok büyük sorunlar var.Özellikle tarımsal dönüşüm, çevre kirliliği gibi konularda biz maalesef Trakya’daki çiftçimizi köylümüzü maalesef yalnız bırakıyoruz.Netice itibariyle çok yakından izlenmesi gereken konular var.Türkiye’de özellikle bölgesel cazibe merkezi haline getirmeye çalıştığımız mesela pirinç konusunda maalesef yapılması gereken unsurlar var.Bölgesel markalar var ederek Trakya’nın gücünü sadece Türkiye çapında değil dünya çapında göstermeliyiz.Trakya hayata karşı daha çağdaş daha Avrupai bakar.Ama bu sorunları olmadığını göstermez.Trakyalı 1 varsa onu 10 gösterebilen nitelikte Avrupalıdır. Ama netice itibariyle her zaman da başka bölgelerde olduğu gibi 10 sahibi değildir.Trakya’da göreceli bir fakirleşme görüyoruz.Özellikle tarımsal toprakların elden çıkması , çevre kirliliği,sanayileşmede yaşanan sorunlar.Yeni tesisi ,tevsise yeni tesis kurulması tesise iş gücü sağlanması gibi Trakya’nın çok ciddi mesafe alması lazım.Trakya için yeniden bir plan yapılmalı.Örneğin Edirne Üniversite Bölgesel Başkenti olacak mı? Kırklareli ne ile öne çıkacak? Tekirdağ’ın rekabetçi gücü nedir?  Bir bütün olarak baktığınızda hakikaten bütün bunların yeniden düzenlenmesi lazım.Ama her zaman şunu söylüyoruz.Batıya açılan yüzümüze karşı Avrupa’daki ayağımıza karşı çok büyük sorumluluğumuz var.Gövdenin büyük kısmını ağırlığı da burada.

“Celil beyin davetini kırmadık”

Celil bey çok sevdiğimiz saydığımız bir büyüğümüz.Silahlı Kuvvetlerdeki şerefli görevinin ardından sanayide de önemli bir yere geldi.Aynı zamanda bölgesel olarak da çok ekonomiye katkı sağlayan bir fikir önderi. Biz de kendisinin bu davetini kırmadık ve geldik.Kendisiyle bilgi alışverişinde bulunacağız. Bir de geleneksel Trakya konukseverliği nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum.

IMG_5211

Ahmet Eler

“Tanyolaç bölge insanı adına katkı sağlamaya çalışan bir kişidir”

Celil Tanyolaç bu bölgenin yarım asır yakın bir dönemde, gerek siyaset gerek ticari anlamda bana göre bir fikir önderidir.Yani ticari anlamda sivil toplum kuruluşları anlamında muazzam hizmetleri var. Bulunduğu dönemlerde çok şerefli görevler ifa ederken özellikle yaptığı projelerle bölge insanına katkı sağlamak adına çalıştı.Biz de her zaman kendisinden feyz alıyoruz.He zaman kendi fikirlerine danışıyoruz ve bu anlamda da genel olarak Trakya’ya dair yapacağımız projelerle ilgili kendisinin fikrini alıyoruz.Bu akşam da kendileri bize bir davette bulundular. Biz de Ekomi Danışmamız Sayın Ekonomi Profesörü Murat Ferman ve KEYİAD Yönetim Kurulu üyemiz ile bu davete icabet ettik.

“Sorunlara değil projelere odaklanalım”

Derneğin faaliyetlerine geçecek olursak, aslında bölgemizin değerlerine her zaman önem veriyoruz.Biz diyoruz ki marka unsuru çok önemli.Ama bölge insanımız burada yaşayan insanımız da soruna odaklanmak yerine biz diyoruz ki projeye odaklanalım.Sorun evet var.Geçmişe göre daha fazla mı sorun var evet daha fazla var.Ama bunu projeye odaklanarak projeler yaparak geliştirebilir miyiz? Diye biz marka unsurunu öne çıkardık.Özellikle bölgemizin değer olan pirinç konusunda uzun zamandır çalışıyoruz.Pirinçle ilgili yapılan marka çalışmaları,İstanbul’daki bölgesel yaptığımız  tanıtım çalışmalarını biz iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Ama bunların sürekli olmasını çok arzu ediyoruz.Özellikle Orta Anadolu Bölgesi’nde yetişen bulgur daha öne çıktı.Neden ticari anlamda % 1’lik bir KDV oranına geldi.Bizim pirincimizde KDV % 8. Bu KDV’deki fark bizim nihai tüketicimizin alım değerinde biraz düşüklük yaratıyor.Bunun için STK’larla acilen bu istanbul’da Ankara’da olacak bir şey ama buradaki yerel dinamiklerle burada bir Pirinç Konseyi Kurulmalı.Fikir önderleri yine STL’lar olmalı. Yani her şeyi biz devletten belediyelerden bekleyemeyiz.Elbette onların da destekleri olacak.STK’lar bir organizasyon yapacak bunlarla yürümemiz lazım.Biz bunlara KEYİAD olarak daha çok kafa yormak istiyoruz.Projeye odaklanmak daha önemli.Genel anlamda bu çalışmalarımız devam edecek.Ama bizi Ankara ve İstanbul’da yaptıklarımızı besleyen buradaki yerel dinamiklerin STK’ların her noktada projelerimize destek vermeleri.Bugüne kadar iyi destek gördük.Belediyemizden gördük,Ticaret ve Sanayi Odamızdan gördük,Ticaret Borsası’ndan gördük bölgemizde sivil toplum kuruluşlarından gördük.İpsala Belediyesi’nden gördük.Bunun devamlı olması bölgemizin marka değerini yükseltir.Çünkü baktığınız zaman Orta Anadolu’ya gittiğinizde küçücük bir yer hiçbir özelliği yok  ama marka değeri yüksek bir sürü ürünü var.Tamamen bunu lobiyle yapıyorlar.Buradaki önemli olan nokta bu lobinin olması.Bu lobi için de bütün dinamiklerin ve STK’ların ortak çalışması lazım.

“Saros’a Mavi Bayrak çok muazzam bir gelişmedir”

Saros Körfezi’ne mavi bayrak alınması muazzam bir gelişmedir.Çünkü biz hep buradaki yereldeki kişiler olarak dünyanın kendi kendini temizleyen körfezi diyorduk Saros için.Ama bunun bir türlü PR’ını yapamazdık.Şimdi mavi bayrak denilince turizm anlamında ulusal bir simgedir o.Bu simgenin de doğru bir şekilde tüm yurt sathına artık PR’ının yani halkla ilişkilerinin yapılması lazım.Buraya gelen insanlar özellikle son 10 yılda çok değiştirdiler.Neden İstanbullular burayı en yakın Ege olarak keşfettiler ama biz buranın değerini yurt sathında yaparsak buradaki toprak da değerlenecek sadece Saros Körfezi değil.Buranın tarım arazilerinin değeri de artacak.Buradaki insanların ekonomisi de değerlenecek.Dolayısıyla bölgeye daha büyük katkısı olacak.Ben çok olumlu görüyorum.Şimdi asıl yapılması gereken bütün bölgelere Türkiye’nin her yerine bunun değerini anlatacak yerel dinamiklerin harekete geçmesi lazım.

Celil Tanyolaç’da böyle 3 önemli konuğu ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirterek kendilerine davetini kırmayıp katıldıkları için teşekkür etti.

Leave a Reply

Your email address will not be published.